7 Haziran 2010 Pazartesi

Pamuk Prenses (Donald Barthelme)

Hayal gücünden yoksun ve yaratıcılık karşısında korkudan tir tir titreyen, topu bir arada iki 'tam' erkek etmeyen, yedi çalışkan adam. Gözü kendinden başkasını görmeyen, sözde bir prens. Kötülüğünden güç alan ve arıza bir adama aşkıyla iyice bileylenmiş bir cadı. Üstlendiği role itirazı olan bir lider… Yaşamla çelişen yasaklar. Sadece kapılı kapılar ardında yıkılan tabular. Zehirli elmalar değil de, zehirli içkiler. Birbirine karışan sesler. Her şeyden önce gelen ve her ne pahasına olursa olsun asla ihmal edilmeyecek işler. En büyük üretimi çöp olan, çivisi çıkmış bir dünya… Ve penceresinin kenarına oturmuş, ezber hayallerini bir an olsun sorgulamayan, rayından çıksa bile rolünden vazgeçmeyen, meçhul kurtarıcısını beklemekte ısrarlı, çağdaş bir kadın; Pamuk Prenses.
(Arka kapaktan alıntı.)

Tüm samimiyetimle söylüyorum, yukarıda okumuş olduğunuz arka kapak alıntısı kitabın en güzel yeridir. Pamuk Prenses masalına, modern dünyadan eleştirel bir bakış olduğu su götürmez bir çalışma olmakla birlikte yazarın "deneysel" yaklaşımı, romanı roman yapan "giriş-gelişme-sonuç" üçgenine son derece uzak olduğu içindir ki benim için yorucu olmaktan öteye geçemedi. Donald abimize cevap Samuel Beckett'tan geliyor; yine dene, yine yenil, daha iyi yenil!

Başak.

1 yorum:

Fuckenstein dedi ki...

O kitabı bitirebilmen bile alkış sebebi benim için.

Yorum Gönder