24 Aralık 2010 Cuma

Kara Prens (Christine Feehan)

O gece kadına, güçlü ve keskin yüz hatlarına sahip bir avcı olarak yaklaştı. Baştan çıkarma yoğun ve kaçınılmazdı; genç kadın onun ruhuna tesir ediyordu. Onun ihtiyaçlarına. Onun karanlığına. Onun dipsiz yalnızlığına. Genç kadının hisleri uyandı, adamın tehlikeli gücünden sakınmaya çalıştı. Adam onun alev alev yanmasına neden olmuştu. Üstelik bunu sadece zihniyle dokunarak yapmıştı.
Adama şafak vakti gitti, onun en kasvetli zamanında. Adamın içindeki canavar kükrüyor, onu tüketmekle tehdit ediyordu; en sonunda, yüzyılların çağrısı o gece cevabını buldu. Kadın ona cevap verdi, karanlığına ışık oldu. Güzel bir melek. Onun tutkusu, cesareti ve masumiyeti adamın içinde uzun süredir uyuyan şefkati uyandırdı. Ona sahip olması gerektiğini biliyordu, onun ruhundaki karanlığı çekip alacak ve onun yabani yanını evcilleştirecek tek kişi oydu. Birbirlerinden ayrıyken eksik, çaresizlerdi. Bedensel ve ruhsal olarak birbirlerine kenetlenmişlerdi; birbirlerini iyileştirebiliyor ve sonsuz gecelerini aşkla doldurabiliyorlardı.

Vampir mitolojisine miki mikiyi daha fazla nasıl sokarızın cevabı sanırım bu kitap. Durmaksızın hallenme ve götürme durumundaki biri telepatik diğeri kan emici iki karakterin büyük aşkı ev hanımları için yazılmış porno sınıfına içtenlikle sokuyorum. Az diyalog bol icraat arayanlar için paha biçilmez bir eser.
Eren

0 yorum:

Yorum Gönder